“Resmi Şekil” inşaat şirketlerinin canını yakıyor
Bundan tam 5 yıl önce Damga Vergisi Kanunu’nda bazı değişiklikler yapılmış, sonrasında alınan Bakanlar Kurulu Kararıyla (BKK) inşaat sektörüne önemli vergisel avantajlar sağlanmıştı. 2017/9973 sayılı BKK ile;
– Resmi şekilde düzenlenen kat karşılığı veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmeleri,
– Resmi şekilde düzenlenen kat karşılığı veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmeleri kapsamında yapı müteahhitleri ile alt yükleniciler arasında düzenlenen inşaat taahhüt sözleşmeleri,
– Kat karşılığı veya hasılat paylaşımı inşaat işlerine ilişkin danışmanlık hizmet sözleşmeleri,
– Yapı denetimi hizmet sözleşmelerinin,
Binde “0” (sıfır) oranında damga vergisine tabi olacağı belirlendi ve böylece sıfır oranlı damga vergisi uygulaması hayata geçirilmiş oldu.
Ancak 5 yıl gibi uzun bir süre geçmesine rağmen uygulamada halen tereddütler yaşandığına ve inşaat şirketlerinin hiç ummadıkları şekilde damga vergisi tarhiyatlarıyla karşı karşıya kaldığına şahit oluyoruz.
İstisna değil sıfır oranlı vergi
Vergi hukukunda istisna kavramı, vergilendirilmesi gereken konuların kanunla vergi dışı bırakılmasını ifade etmektedir. Damga Vergisi Kanunu özelinde vergilendirilecek kağıtları belirleyen, Kanun’a ekli iki adet tablo bulunmaktadır. Bunlardan 1 Sayılı Tablo damga vergisine tabi olan kağıtları, 2 Sayılı tablo ise vergiden istisna edilmiş kağıtları ihtiva etmektedir.
Resmi şekilde düzenlenen kat karşılığı veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmeleri de aslında 1 Sayılı Tablo’da yer alan ve bu suretle damga vergisine tabi olan kağıtlar arasındadır. Ancak bu sözleşmeler için damga vergisi oranı sıfır olarak belirlenmiştir.
Bir işlemden vergi alınmaması arzu ediliyorsa, o işlemi vergiden istisna kılan bir yasal düzenleme yapılacağı gibi, sıfır oran belirleyerek vergi almama yolu da seçilebilir. İstisnalar Kanun’la getirildiği veya kaldırıldığı için, oran kullanma tekniği daha pratiktir. Zira vergi oranları Cumhurbaşkanı’na verilen yetki dâhilinde artırılıp, azaltılabilir. Kat karşılığı veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmelerinden de yarın vergi alınmak istenirse, yasal düzenlemeye gerek olmadan, Cumhurbaşkanı Kararıyla oran değişikliğine gidilip, bu işlemleri damga vergisine tabi tutmak mümkündür.
Kanun maddesindeki ölümcül detay
Kat karşılığı veya hasılat paylaşımı inşaat sözleşmeleri ile bu kapsamdaki alt yüklenici inşaat taahhüt sözleşmelerinde sıfır oranlı damga vergisi uygulanabilmesi için, sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekiyor. Damga Vergisi Kanunu’nda özellikle “resmî şekil” lafzı geçiyor. Eğer bu sözleşmeler resmi şekilde yapılmazlarsa, binde 9,48 oranında damga vergisine tâbi oluyorlar. Resmi şekil ise sözleşmenin resmi memur huzurunda, yani tapuda veya noterde yapılmasını ifade ediyor.
Noterlik Kanunu’nun 84 ilâ 89’uncu maddelerinde; düzenleme işleminin ne şekilde yapılacağı anlatılıyor. İşte bu hükümler dairesinde yapılan sözleşmelere damga vergisi kolaylığı tanınıyor. Yani sözleşmenin Noterlik Kanunu’nda geçen tabirle “düzenleme şeklinde” yapılması lâzım.
Maliye, dışarıda hazırlanıp sonradan notere onaylatılan sözleşmelerde sıfır oranlı damga vergisini kabul etmiyor
Noterlik Kanunu 90’ıncı maddesi ve devamındaki maddelerde noterlik onayıyla ilgili hükümler bulunuyor. Sözleşme notere onay için getirildiğinde düzenlenen noter evrakında;
“Noterlik Kanunu 90’ıncı maddesine göre dışarıda hazırlanan ve onay için onay için noterliğimize getirilen ….. sözleşmesi”
şeklinde ifadeler geçiyor. İşte Maliye, bu ifadeleri gördüğü noterlik evrakına göre vergisel değerlendirmesini yapıyor. Gelir İdaresi bir özelgede; arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı işi için düzenlenen ve aynı gün noterde onaylatılan sözleşmeyi, “resmi şekilde düzenlenen sözleşme” olarak kabul etmemiş. Noter evrakında “dışarıda hazırlanan ve onay için noterliğimize getirilen” ifadeleri geçtiği için…
Ana sözleşmenin resmî şekilde yapılmaması alt yüklenicileri de etkiliyor
Damga vergisi kanununa göre; yapı müteahhitleri ile alt yükleniciler arasında düzenlenen inşaat taahhüt sözleşmelerine sıfır oranlı damga vergisi uygulanabiliyor. Ancak bunun olabilmesi için alt yüklenici sözleşmesinin atıf yaptığı kat karşılığı veya hasılat paylaşımına ilişkin ana sözleşmenin resmi şekilde (noterde veya tapu idaresinde) düzenlenmiş olması gerekiyor. Yani ana sözleşme resmi şekilde düzenlememişse, alt yüklenici sözleşmesi de damga vergisine tabi tutuluyor.
Noterler Damga Vergisinin Tahsilinden Sorumlu
Noterler, Damga Vergisi Kanunu uygulamasında adeta Maliye’nin tahsildarı gibi fonksiyon üstlenmiş durumdalar. Damga Vergisi Kanunu’na göre noterler; vergisi ödenmemiş veya eksik ödenmiş kâğıtları vergi ve cezası ödenmedikçe tasdik edemiyor veya bunların suretlerini çıkarıp veremiyorlar. Eğer damga vergisinin eksik tahsil edilmesi veya hiç tahsil edilmemesi söz konusu olursa, öncelikle verginin mükellefine cezalı tarhiyat yapılıyor. Ancak damga vergisi almadan sözleşme tasdik eden noterden de tasdik ettiği veya onayladığı her kağıt için ceza alınabiliyor. Bu yüzden noterlerin de kanunu doğru yorumlamaları ve dikkatli bir şekilde uygulamaları gerekiyor.
İnşaat şirketleri milyonlarca lira damga vergisi riskiyle karşı karşıya
Sıfır oranlı damga vergisi uygulamasının başlamasından bu yana geçen 5 yıllık süre içerisinde birçok önemli inşaat projesi hayata geçirildi, birçok konut satıldı. Hatta KDV ve yıllara sari inşaat işlerinden kaynaklanan stopaj iadelerinin yapılması aşamasına geçildi.
İnşaat şirketleri sıfır oranlı vergi kolaylığından yararlanmak adına işlemleri zaten noter kanalıyla yapıyor. Ancak öyle anlaşılıyor ki; inşaat şirketleri ve hatta noterlerin uygulamaları, Maliye’nin görüşleriyle ters düşebiliyor. Gelir İdaresi tarafından verilen özelgeler ve bazı iade işlemlerinde ortaya çıkan aksaklıklardan bu durumu gözlemleyebiliyoruz. Sıfır oranlı damga vergisi uygulamasının yürürlüğe girmesinden bu yana Maliye’nin verdiği özelgelerin genellikle mükelleflerin aleyhine olduğunu söyleyebiliriz. Esasen piyasada kat karşılığı ve hasılat paylaşımı inşaat sözleşmelerinin notere onaylatılmasının sıfır oranlı vergi için yeterli olduğu düşüncesi hâkim. Uygulamada genellikle bu sözleşmeler Noterlik Kanunu 90’ıncı maddesi uyarınca noterlere onaylatılıyor. Ancak Maliye, “90’ıncı madde kapsamında onaylatılan sözleşmeler için sıfır oranlı vergi uygulanmaz”, diyor.
Aslında işin içinde öyle ya da böyle noter var. Ancak şekil ve usul farklılığı vergilemenin kaderini belirlemiş oluyor. İnşaat sektörüne vergisel kolaylık sağlamak amacıyla getirilen düzenlemede yer alan “resmî şekil” lafzı, maalesef pratikte düzenlemenin amacına ulaşmasını engellemiş görünüyor. Esas amaç bu işlerden damga vergisi almamaktı. İşin özüne baktığımızda, inşaat şirketleri pratikte bu sözleşmeleri zaten noter marifetiyle yapıyor. Elbette kanunu bilmemek mazeret sayılmaz. Ancak resmi şekilden ne anlaşılması gerektiği konusunda; mükelleflerin Noterlik Kanunu’ndaki detaylara hâkim olmasını beklemek de büyük haksızlık olur.
Sonuç olarak kanunla sağlanan vergi kolaylığı, “resmi şekil” lafzı yüzünden birçok inşaat şirketinin işine yaramıyor ve hatta bu şirketler milyonlarca lira cezalı damga vergisi tarhiyatıyla karşı karşıya kalıyor. Şahsen ben birçok firmanın tarh edilen damga vergilerini ödemek yerine, haklarını mahkemelerde arayacaklarını düşünüyorum. Bundan sonra yapılacak sözleşmelerde de inşaat şirketleri bu “resmî şekil” detayına dikkat ederek, aynı hataya düşmemeli.
İsmail Vefa AK
Twitter: @Ismail_Vefa_AK