DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Maliyetinden En Az 10 Kat Fazla Vergi Avantajı Yaratan Uygulama: İktisadi Kıymetlerin Yeniden Değerlemesi

141
A+
A-

Her ne kadar vergi adaleti vergi aflarının sıklığı gibi konuları beraberinde getirse de, matrah artırımı, stok düzeltmesi, ortak cari hesaplarının düzeltilmesi ve vergi borçlarının yeniden yapılandırılmasını içeren 7326 Sayılı Kanun geçtiğimiz günlerde yayımlandı.

Temel olarak düzenlemeler 7143, 6736 ve 6111 gibi önceki vergi affı Kanunları ile paralel. Matrah artırımı yine gelir/kurumlar vergisi, KDV ve gelir vergisi stopajını kapsıyor. Son beş yılın matrahının asgari tutarlar da dikkate alınarak belirlenmiş oranlarda artırılması durumunda ilgili vergi türünden artırımda bulunulan yıl için inceleme ve tarhiyat yapılamayacak.

İşletme kayıtlarının düzeltmesi, kayıtlarda olduğu halde gerçekte olmayan kalemler ile işletmede mevcut olduğu halde yasal defterlerde yer almayan emtia, demirbaş ve teçhizatın düzeltilmesine yönelik.

Kanunla birçok mükellefin kronik problemi olan şişkin kasa bakiyeleri ve ortak cari hesapları yine %3 vergi ile düzeltilebilecek.

Dava aşamasında bulunan yani kesinleşmemiş vergi ve cezalar ile kesinleşmiş alacakların da belirli bir bölümünün silinerek geri kalanının taksitler halinde ödenebilmesine imkân sağlayan Kanunun, diğer maddeler nedeniyle gözden kaçabilecek önceki Kanunlardan farklı bir düzenlemesi daha bulunuyor:

Bilançodaki taşınmaz ve amortismana tabi iktisadi kıymetlerin mükellefler tarafından yeniden değerlenebilecek olması.

Enflasyon muhasebesi sonrasında bu düzenleme ilk 2018 yılında yapılmıştı. 7144 Sayılı Kanunla VUK’a eklenen geçici madde ile taşınmazların ÜFE katsayısına göre hesaplanarak değerinin güncellenmesine izin verilmişti.

Hesaplama sonucu bulunan net değer artışı için -yani yeni net aktif ve değerleme öncesi net aktif değer arasındaki fark- %5 oranında vergi hesaplanması gerekiyordu.

7326 Sayılı Kanunda düzenlenen “yeni yeniden değerleme uygulaması” ise bu Kanundan farklı iki yeni avantajı içeriyor. Bu Kanunda aradaki fark için %5 yerine %2 oranında vergi ödenecek. Üstelik bu verginin 3 taksitte ödenmesi de mümkün.

Diğer avantaj ise yeniden değerleme işleminin bu sefer sadece taşınmazlar için değil, tüm amortismana tabi iktisadi kıymetler için yapılabilecek olması.

Aradaki 3 puanlık farkın vergi tutarını önemli bir miktarda etkileyecek olması ve demirbaş, makine, teçhizat gibi kıymetlere sahip mükelleflerin taşınmaz sahibi mükelleflere göre çok daha fazla olması nedeniyle daha fazla firmayı kapsaması değerleme işleminin cazibesini arttırıyor.

Düzenlemenin mükellefler için en büyük avantajı ise değer artışı için %2 oranında vergi ödenecek olmasına rağmen, yeni değerler için amortisman ayrılabileceği için değer farkının tamamının amortisman yoluyla gider yazılabilmesi.

Yani örneğin bir amortismana tabi iktisadi kıymetin net değerindeki 1.000 TL’lik artış için 20 TL vergi ödenecek. Ancak bu tutar amortismana tutulacağından dolayı -birden fazla yılda da olsa- gider yazılacak ve en az 200 TL’lik (1.000 x %20 kurumlar vergisi) vergi avantajı yaratmış olacak.

Bilindiği gibi kurumlar vergisi oranı bu sene için %25, gelecek sene için ise %23 olarak uygulanacak. Bir değişiklik olmazsa 2022 yılında %20 oranına dönülecek. Bu nedenle 200 TL’lik tutarın da asgari tutar olduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıca yeniden değerleme işlemi, değerlemeye tabi tutulan kıymetin tamamen itfa olmadan yani ekonomik ömrünü doldurmadan elden çıkarılması durumunda da satış karını, dolayısıyla da buna ait vergiyi azaltıcı nitelikte.

Çünkü ekonomik ömrünü tamamlamadan satılan taşınmaz ya da ATİK’in değerleme işlemi sonrasında net defter değeri artar ve satış karı azalır.

Vergisel yönden karlılığı dışında düzenlemeyle ilgili diğer avantajlar ise şu şekilde özetlenebilir:

1. BİLANÇODA YER ALAN KIYMETLERİN DEĞERİNİN VE ÖZ KAYNAK TUTARININ ARTACAK OLMASI

Bildiğimiz gibi Vergi Usul Kanunu’na göre taşınmazlar, demirbaş ve makine gibi iktisadi kıymetler maliyet bedeli ile değerlenir. Örneğin 15 yıl önce alınan bir bina, değeri 20 katına da çıksa bilançoda alış tarihindeki değeri üzerinden gösterilir.

Değerleme işlemi sonucunda iktisadi kıymetin bilanço değerindeki artış söz konusu kıymete ilave edilir. Bu tutar aynı zamanda pasifte öz kaynak hesabında izlenir.

Bu nedenle bilançonun aktifinde ve pasifinde iyileşme meydana geleceğinden, bankalar gibi kredi kuruluşları nezdinde de olumlu etki yaratır.

2. ÖZ KAYNAKLARDAKİ ARTIŞIN FİNANSMAN GİDER KISITLAMASI UYGULAMASINDA GİDER AVANTAJ YARATMASI

Bilindiği gibi bu sene uygulanmaya başlanan finansman gider kısıtlaması, yabancı kaynakları öz kaynaklarından daha fazla olan faiz gideri ve kur farkının tamamının gider yazamaması yönünde bir düzenleme.

Dolayısıyla mükelleflerin öz kaynak tutarının fazla olması, bu kapsama girilmemesi ya da gider yazılamayacak tutarın küçülmesine yol açar.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, net değerdeki artış tutarı öz kaynak toplamını arttıracağından finansman gider kısıtlaması açısından da avantaj anlamına geliyor.

Yeniden değerleme işleminin avantajlarından bahsettikten sonra temel olarak uygulamanın nasıl yapılacağına da değinmekte fayda bulunuyor.

2018 yılındaki yeniden değerleme uygulamasına ilişkin VUK’un geçici 31’inci maddesi ile düzenlenmişti. 7326 Sayılı Kanundaki yeni değerleme düzenlemesi de bu maddeye fıkra ilave edilerek yapıldı.

Bu nedenle her ne kadar Tebliğ yayımlanmasa da usul ve esasların önceki uygulama ile aynı olacağını tahmin ediyoruz.

Değerleme taşınmazın ya da amortismana tabi iktisadi kıymetin rayiç değerine göre değil, Yİ-ÜFE değerlerindeki değişim oranına göre yapılacak. Değişim oranı hesaplanırken Kanunun yürürlüğe girdiği aydan bir önceki ay olan Mayıs 2021 ÜFE katsayısının,

-Kıymet enflasyon muhasebesinin yapıldığı son dönem olan Aralık 2004’den önce alındı ise Ocak/2005 ayının,

-Aralık 2004 döneminden sonra alındı ise alındığı ayı takip eden aya ait,

Yİ-ÜFE katsayısına bölünmesi sonucu bulunan oran dikkate alınacak. Ayrıca 2018 yılında yeniden değerleme yapılması da dikkate alınacak dönemi değiştiriyor.

Bulunan oran iktisadi kıymetin değerleme öncesindeki değeri ile birikmiş amortisman tutarı ile çarpılarak yeni net değer hesaplanacak. Yeniden değerleme işlemi sonrası ve öncesi arasındaki fark için yukarıda da belirttiğimiz gibi %2 oranında vergi hesaplanacak. Bu verginin 3 taksitte ödenmesi gerekiyor.

Net değer artışı için pasifte açılan özel fon hesabının sermayeye ilave edilmesi mümkün. Ancak bu fon işletmeden çekilirse kurumlar veya gelir vergisine tabi olacak.

Görüldüğü gibi yeniden değerleme işlemi taşınmazın ya da amortismana tabi iktisadi kıymetin rayiç değerine göre değil, Yİ-ÜFE değerlerindeki değişim oranına göre yapılacak. Bu yönden bazı mükellefleri tam olarak tatmin etmese de çok önemli avantajlar getirdiği de ortada.

Bu nedenle mükelleflerin yeni değer üzerinden amortisman ayırarak gider yazılması veya satışta doğan karın azalması, bilançoda meydana gelecek iyileşme ve finansman gider kısıtlaması gibi avantajları göz önünde bulundurarak düzenleme üzerinde değerlendirme yapmalarında fayda bulunuyor.

17.06.2021

Kaynak: www.MuhasebeTR.com

ETİKETLER: , , , , , , ,
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.