DOLAR
EURO
ALTIN
BIST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Ekimdeki vergiye yeni takvim önerisi

256
A+
A-

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, özel sektörün ekimden itibaren ödeme termini gelen ertelenmiş SGK primi, KDV, stopaj ve kurumlar ile gelir vergisi için öneri geldi.

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, özel sektörün ekimden itibaren ödeme termini gelen ertelenmiş SGK primi, KDV, stopaj ve kurumlar ile gelir vergisi için 2021’de makul bir ödeme takvimi oluşturulmasını önerdi.

Avdagiç, “Turizm, otelcilik, yeme-içme, fuarcılık, kültür-sanat ve bu alanlarla bağlantılı şirketler için Kısa Çalışma Ödeneği’nin yılbaşına kadar uzatılması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.

Üreticilerimizin yavaş yavaş da olsa Çin’den pay aldığını belirten Avdagiç, “Düne kadar bizim kapısında beklediğimiz kimi dev alıcıların şimdi bizim kapımıza kadar gelerek pazarlığa oturduklarına şahit oluyoruz” dedi.

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL / MÜGE BİBER / ŞEREF KILIÇLI

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, “Özel sektörün ekim ayından itibaren ödeme termini gelen ertelenmiş SGK primi, KDV, stopaj ve Kurumlar ile Gelir Vergisi için 2021’de makul bir ödeme takvimi oluşturulmasını arzu ediyoruz” dedi.
Avdagiç, Oda’nın ağustos ayı aylık olağan Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Merkez Bankası’nın piyasadaki likiditeyi çekmek için peş peşe adımlar atarken, vergi ödemeleri ile piyasadan yeni para çekilişinin yaşanmamasının şimdi daha önemli olduğunu kaydetti. Şekib Avdagiç, “Ekimde vadesi gelen ertelenmiş prim ve vergi ödemelerinin 2021 yılı içinde tahsili, iş dünyasının Covid-19 kalıntılarını temizleyip, yılın son çeyreğini kazanmasına önemli katkı sağlayacaktır” dedi.

Hükümetin aldığı tedbirlerin ve vatandaşın pandemi ile yaşama deneyiminin normalleşme döneminde Türkiye’nin en büyük gücü olduğunu vurgulayan Avdagiç, “2020’nin son iki çeyreği, reel sektörün koronavirüse karşı güç kazanma, basketbol deyimiyle ‘ribaunt alma’ dönemi olacak” diye konuştu.

AŞI BULUNANA KADAR

‘Aşısı’ tam anlamıyla bulunana, hatta yaygınlaşana kadar pandemi ile mücadeleyi bırakmamamız gerekiyor” diyen Avdagiç, aşı geliştirme konusunda dünya ile birlikte Türkiye’nin de ciddi çalışmalar içinde olduğunu hatırlattı. Avdagiç, “Sayın Cumhurbaşkanımızın iki aşı çalışmasında deneme safhasında bulunulduğunu açıklaması bizi gururlandırıyor. Görünen o ki, aşı yaygınlaşana kadar da Covid-19 ile birlikte yaşama yöntemlerini arayacağız” dedi.

Avdagiç, Türkiye’nin 2.5 ayını geride bıraktığı normalleşme sürecinde, virüsün küresel ölçekte muhtemel ikinci dalgasına karşı da gücünü artırdığını ifade etti.
İTO Başkanı Şekib Avdagiç, pandemi aylarında iş dünyamızın kayıplarını geri almasına hükümetin tam destek verdiğini belirtti.

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ

Özellikle Kısa Çalışma Ödeneği’nin Türkiye’nin üretimden ve istihdamdan kopmamasında etkili rol oynadığını vurgulayan Avdagiç, “En son Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Zehra Zümrüt Selçuk, Kısa Çalışma Ödeneği’nin 1 ay daha uzatıldığını açıkladı.

İTO olarak, bunun kritik sektörlerde en azından yıl sonuna kadar devam ettirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle pandemi sürecinden hâlâ çok fazla etkilenen turizm, otelcilik, yeme-içme, fuarcılık, kültür-sanat ve bu alanlarla bağlantılı faaliyet gösteren şirketler için Kısa Çalışma Ödeneği’nin yılbaşına kadar uzatılmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz” diye konuştu.

Hükümetin aldığı tedbirler sonucu oluşan güvenle birlikte ekonomimizin de hızla toparlanma yoluna girdiğini kaydeden Şekib Avdagiç, şunları söyledi: “Türkiye İstatistik Kurumu ve Merkez Bankamızın mevsimsellikten arındırılmış son verileri ışığında, güven endekslerine baktığımızda şunu görüyoruz: Artık dört temel güven endeksinin, yani inşaat, reel sektör, perakende ve hizmet sektörleri güven endekslerinin üçü salgın öncesi düzeye çıkmıştır. Hatta aylık bazda olumlu anlamda o düzeyleri aşmıştır.”

DEV ALICILAR ŞİMDİ KAPIMIZA GELİP PAZARLIĞA OTURUYOR

Türkiye’nin salgınla mücadeleden diri çıkmasının ve her koşulda üretimden kopmamasının karşılığını almaya başladığına işaret eden Şekib Avdagiç, şöyle konuştu: “Salgının ilk günlerinde ‘Siparişlerin bir bölümünün Uzak Doğu’dan ve bilhassa Çin’den Türkiye’ye kayabileceğini’ söylemiştik. Üreticilerimiz yavaş yavaş da olsa Çin’den pay alıyor. Çin’den pay almaya başlamamızın, Çin’in güçsüzlüğü ile bir ilgisi yok. Bu konuda en önemli iki etkinin biri, alternatifsiz kalmak istemeyen küresel değer zincirlerinin tercihlerindeki farklılaşmadır. Diğeri ise Türkiye’nin salgınla mücadeleden diri çıkması, her koşulda üretimden kopmamasıdır. Küresel markaların, dünya değer zincirinin güçlü aktörlerinin Türk firmalarıyla temasları artıyor. Hatta, düne kadar bizim kapısında beklediğimiz kimi dev alıcıların şimdi bizim kapımıza kadar gelerek pazarlığa oturduklarına şahit oluyoruz. Bunlar güzel gelişmeler. Şimdi bu gelişmeyi kalıcı hale getirmek önemli.”

GELECEĞİMİZ, ‘FABRİKAYA DÖNÜŞEN KREDİ’ İLE ÇOK DAHA İYİ OLACAK

Döviz kurunda yaşanan dalgalanmayı değerlendiren Avdagiç, “Döviz kurunun bir süre sonra makul seyre döneceğine güvenimiz tamdır” mesajı verdi.

Avdagiç, “Genelde siyasi iradenin kararlılığı ve özelde ise ekonomi yönetiminin doğru yaklaşımıyla BDDK’nın normalleşme, TCMB’nin de sıkılaştırma yönlü attıkları adımlar da kurun makul seviyelere gerilemesine olumlu etkide bulunacaktır. Daha önce de benzer gelişmeler ve girişimler tecrübe ettik. Türkiye, normalleşmeyi sağlayacak iradeye ve güce sahiptir” dedi.

Avdagiç, iş dünyası olarak, hükümetin yerli üretim ve ihracatı artırmaya yönelik teşvik ve fonlama kararlılığının en güçlü savunucusu ve destekçisi olduklarını belirterek, şöyle devam etti: “Çünkü bizim bundan sonra kaynaklarımızı, yerli ve milli üretimden yana kullanmaktan başka çaremiz yoktur. Geleceğimiz, ‘fabrikaya dönüşen kredi’ ve ‘ülkemize döviz getirecek teşvikle’ çok daha iyi olacaktır. Türkiye’nin verimli büyüme formülünün çarpanları ‘ihracat için üretim’ ve ‘güçlü iç tüketim’dir. 

Bu nedenle, Türkiye’nin endüstriyel kapasitesinin yükselişi için kazandığımız her bir lirayı ülkemize döviz getirecek, üretime dönüşecek işlere harcamalıyız.”

                 MECLİS’TEN YANSIMALAR

TÜRKİYE, OYUNDA YERİNİ DAHA DA SAĞLAM ALIR

İTO Meclis Başkanı Öztürk Oran, 7. ayını geride bıraktığımız pandemi sürecinde Türkiye’nin dünyaya ilham veren ülkelerden biri haline geldiğini söyledi. Öztürk Oran, “Hükümetimizin özel sektör sağlık sisteminin gelişmesine verdiği destek ve kamu temelli sağlık yatırımlarına devam etmesi, büyük bir sağlık krizinin başarılı şekilde yönetilmesine olanak tanıdı. Böyle bir süreçte ekonomiye ihtiyaç duyduğu can suyunu veren kamu bankalarımız, devlet bankacılığı kavramının ne denli önemli olduğunu dünyaya bir kez daha hatırlattı. Keza eğitim ve savunma alanlarında da kamu ağırlığını koruyan Türkiye, dış ekonomik şokların yönetiminde son derece başarılı bir sınav veriyor. Tüm bunların sonucunda, ülkemizde pandeminin ekonomi üzerindeki ağırlığının pek çok ülkeyle kıyasladığımızda çok daha sınırlı olduğunu görüyoruz” dedi. 

Ekonomideki göstergelerin özellikle yılın ikinci yarısına ilişkin pozitif beklentileri güçlendirdiğini belirten Oran, bu dönemden nemalanmaya çalışan manipülatörlere de dikkat çekti. “Dünya finans piyasasındaki hareketlilikten Türkiye de payına düşeni alıyor” diyen Oran, şöyle devam etti: “Döviz kuru, altın fiyatı gibi anlık göstergeler ekonomiye ışık tutmaz. Bu süreçte felaket tellallarına prim vermeden oluşan yeni dengeleri fırsata çevirmeliyiz. Mesela Euro’nun yükselişi, ihracatını Avrupa’ya taşımış bir Türkiye için ancak ve ancak avantaj olur. İhracatta ibrenin yeniden pozitife döndüğü bu günlerde oluşacak yeni düzeyler her neyse Türkiye oyunda yine yerini alır, hatta daha da sağlam alır.” Oran, büyük zaferlerin yaşandığı ağustos ayının Türk milleti için derslerle dolu bir ay olduğunu da hatırlattı.

SGK primleri ötelensin

Mahmut Özcan-Restoran ve Yiyecek İçecek Hizmetleri Meslek Komitesi: Restoranlar natamam açıldı. Nargile, satranç ve tavla gibi etkinliklere henüz izin yok. İstanbul’da ruhsatlı 521 nargile salonu var. Bunların birçoğu borç içinde. Ruhsatsız yerler nargile satıyor; çünkü riskleri yok. Cezalarını ödeyip yollarına devam ediyorlar. Ruhsatlı yerler bunu yapamıyor; çünkü ceza alırlarsa ruhsatları iptal olabilir. Devlet bize bir şey söylesin, tüccar ona göre önlem alsın. Ayrıca yemek kartları ve bunların komisyonları konusu öncelikli gündemimiz. Esnaf cirosunun yüzde 50’sini bu kartlardan temin ediyor. Yemek kartlarıyla ödenen miktarın cirosunu esnaf ancak 45 gün sonra kasasına ekleyebiliyor. Bir diğer sorunumuz da kiralarla ilgili. Vakıf ve belediye gibi kurumlar restoranlardan bu süreçte kira almasın. Yeni nesil ödeme cihazları yazar kasa ücretlerinin bizden bu süreçte alınmamasını talep ediyoruz. Pandemi sürecinde ödenemeyen SGK primlerinin daha da ötelenmesini istiyoruz. 

VERBİS’e kayıt süresi uzatılmalı

Sait Kılıç-Kargo, Posta ve Depolama Meslek Komitesi: İş dünyasının ekonomik yönden büyük sıkıntılar içinde bulunduğunu biliyoruz. Bugün iş dünyasına yüklenme günü değildir. Kişisel verilerin korunması ile ilgili düzenlemeye dahil olmak için son tarih 30 Eylül 2020. Bu uygulama ertelenmeli. Üyelerimizin çoğu bunu bilmiyor. İlgili düzenlemenin tarihi uzatılmazsa ödenmesi mümkün olmayan cezalarla karşı karşıya kalınacağını düşünüyorum. Kanun koyucu tarafından bu talep dikkate alınmazsa bu konuda İstanbul Ticaret Odası’nın üyelerine yeknesak hizmet sağlaması gerekiyor. Benim önerime göre Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi (VERBİS), Kamu Bilişim Sistemi adıyla hayata geçirilmeli. VERBİS’te 75 kişisel ve 13 çeşit hassas veri olduğu düşünülürse, her sektörün karşı karşıya olacağı kişisel veri türleri sektörel olarak toptan sisteme eklenebilir. Sektörüyle ilgili iş yapan herkesin bilgileri kamu bilişim sektöründe bulunabilir. Bu şekilde binlerce belge imzalatılmaktan kurtulmuş olunur. Her sektör tek bir elden bunu yapabilir. Bu husus tüm Türkiye için önerilebilir. Bu mümkün değilse eğer İTO tüm üyelerin ticaret sicil kayıtlarına bütünleşecek bir sistem organize ederek bu işi kolaylaştırabilir.

Yerli üretim için kurul oluşturulmalı

Rasim Bilgehan-Örme Kumaş, Çorap ve Trikotaj Meslek Komitesi: Koronavirüs vakaları pek çok ülkede tekrar artıyor. Almanya’da, İspanya’da günde 2 binin üstünde vaka çıkıyor. Ülkemizde de dünyada olduğu gibi bu salgın insan kadar ekonomi için de küresel bir tehdit. Bunun tek çözümü aşı. Küresel ekonomi ilkbahar döneminde olduğu gibi tekrar kapanmaya gidemez. Ekonomi bunu kaldıramaz. Bugün aldığımız her tedbir hem sağlık hem ekonomi için bir güvence. Sağlık Bakanlığı’nın ve sağlık çalışanlarının ortaya koyduğu gayrete karşılık bizde kişisel önlemlerimizi yerine getirmeliyiz. Bir başka konu da döviz kurlarındaki hareketlilik. Doların 6.90’dan 7.30’lara çıkmasını iyi analiz etmek lazım. İhracatçı için avantaj gibi gözükse de ani dalgalanmalar hiçbir sektör için iyi değil. Dalgalan-manın bir optimum noktası var; o çizgi aşılırsa işler yürümez. Birtakım yapısal reformlar zaruri. Ülkemizde üretimi daha az maliyetli olan ürünleri, ithal etmek durumunda kalmamalıyız. Ekonomide bir üretim seferberliği içindeyiz. Üretim, üretim, üretim, bunu her fırsatta söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz. Bundan sonra devletin yapacaklarının yanı sıra özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının da yapacakları var. İTO olarak üretimin yol haritasını çizerek her sektörden temsilcilerle bir araya geleceğimiz bir kurul oluşturalım. Yerli üretim için stratejik bir plan oluşturup hükümet ile paylaşalım. İTO’nun bilgi ve deneyimi bunu yapabilecek güçtedir. 

GEKAP tekrar düzenlenmeli

Mehmet Yıldırım-Baklava, Pasta ve Şekerli Mamüller Meslek Komitesi: Son 1 ay içinde çıkan Geri Kazanım Katılım Payı (GEKAP), poşet kanunundan sonra yürürlüğe girdi. İkinci bir genelge ile kapsamı genişletilerek sektörün ve mali müşavirlerin haberi olmadan yürürlüğe sokuldu. Bu kanun ile işletmelere muhasebe olarak bir iş yükü ve vergi geldi. 20 gün içinde mali müşavirler ne yapacaklarını şaşırdılar. Bu ay vergi beyannameleri verildi. Ama işletmelerin yüzde 50’si haberi olmadığı için bu beyannameyi veremediler. Bu kanun ile bir işletme, cafe-restoran kağıt bardakta çay verse onun vergisini vermek zorunda. Plastik kaşık, çatal verse onun vergisini vermek zorunda. Ayrıca mesela bir ilaç firması ilacı kutuya koyacak, yurtdışıdan gelen bir ürün onun bile ambalaj vergisini sizden alıyor. Bu verginin kaynağından alınması gerekiyor. İTO olarak bu kanunun ertelenmesi veya düzenlenmesi için çalışma yapılmasını talep ediyoruz. Bir başka konu olan kira stopajında indirimin kalıcı olmasını istiyoruz.

Düzenlemelerde STK’lardan görüş alınmalı

Hacı Demir-Mali Müşavirlik Meslek Komitesi: GEKAP ile ilgili kanunda hiçbir sivil toplum kuruluşundan görüş alınmadan düzenleme yapıldı. 2019 yılından beri bu konuda mücadelemiz sürüyor. Mükellef olsun veya olmasın herkes beyannameye tabi deniliyor. Çevrecilik açısından topluma bir dönüşü olabilir belki ama kanunu çıkartan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı değil, Maliye Bakanlığı. Mali müşavirler bu dönemde kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izinler gibi çok fazla yoğunluğu varken bir de bu beyanname ile uğraşmak durumda kalıyorlar. Bakanlıkların bu gibi düzenlemelerde artık sivil toplum örgütleri ile taslakları paylaşarak görüş alması gerekiyor.

Tarihi yapıları hepimiz korumalıyız

Serkan Bilir-Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi: Tarihi yapıların restorasyonu ile ilgili birçok haber görüyoruz. Komite olarak bu konuda çok mücadele veriyoruz. Bu yapıları korumak sadece belediye ve bakanlıkların görevi değil, vatandaş olarak hepimiz bu yapıları sahiplenip korumalıyız. 

Rücu davaları sorunu devam ediyor

Abdülkadir Turan-İşletme Destek Hizmetleri Meslek Komitesi: Dünyayı etkisi altına alan çağımızın felaketi pandemiden ülkemiz ve sektörler de etkilendi. Ancak bu dönemde de rücu davaları sorunu devam ediyor. Kamu idareleri tarafından şirketlere rücu davaları açılıyor. Şirketler bu sebeple sıkıntı yaşıyor. Yeni normal döneminde mahkemeler tekrar açılınca bu konuda her gün yüzlerce dava açılmaya devam etti. Bu sorun 10 bini aşkın İTO üyesi firmayı etkiliyor. Mesele küçük bir yasal değişiklikle çözülebilecekken bürokrasi bu işi maalesef erteliyor. Rücu davalarının mahiyetine baktığımızda, alt işverenleri uhdesinde çalıştıran şirketler vardı. Bu şirketler alt işverenlerden kaynaklı kıdem tazminatlarını öngörmemişlerdi. Hatta 2014 yılında bu konuyla ilgili yasa da çıkmıştı, kamu tarafı ödeyecek denilmişti. Ancak yasada rücu edilemez diye bir madde yoktu ve bu gerekçesiyle davalar açıldı. Davalarda firmaların aleyhine kararlar çıkmaya başladı. Kamu kuruluşları firmalara hızlı bir şekilde icra takibi yapmaya başladı. İTO, bu konuda çözüm için görüşünü beyan ediyor. İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman Bey bu konuda yapılan çalışmaları takip ediyor. Sektörlerin katkısıyla küçük bir yasal düzenleme ile çözüm konusunda girişimler sürdürülmeli. 

Faaliyet raporunda gümrük müşaviri olmalı

Serdar Keskin-Gümrük Müşavirliği Meslek Komitesi: Gümrükler Genel Müdürlüğü 6 Temmuz’da elektronik dilekçe konusunda bir genelge yayınladı. Avukatlara da şifre verilmesi konusunu talimata bağladı. Gümrük Kanunu’nun 5. maddesi açık ve net. Kanuna aykırı bir düzenleme yapılamaz. Her türlü dilekçe elektronik ortamda takip edilecek. Elektronik ortamda şifre verilmesine gerek yok. Diğer bir konu, gümrüklerde Kabahatler Kanunu’na geri döndük. Oysa gümrükte bir usulsüzlük olursa bunun Gümrük Kanunu’nda zaten cezası var. İştirak suçlaması konusunda yorumlamadan kaynaklı bazı sorunlar var. Danıştay 7. Dairesi, cezalarda muhakkak kasıt unsuru aranacak diyor. İştirakin kanıtlanması gerekir diyor. İştirak iddiasıyla yapılan cezai işlemlerde Danıştay’ın kararına dikkat edilmeli. Bir diğer mesele, gümrüklerde yetkilendirilmiş yükümlü statüsünde olan firmalar var. Bunlardan yıllık faaliyet raporu isteniyor. Bu faaliyet raporunu danışmanlık şirketlerine yaptırıyorlar. Ancak o danışmanlık firmasının raporunda gümrük müşavirinin bulunması şartı yok. Gümrük müşaviri de o danışmanlık şirketinde mutlaka bulunmalı. Çünkü bu konu gümrük müşavirlerinin alanı. İhracatın ve ithalatın yüzde 55’i İstanbul’da yapılıyor. TSE’nin İstanbul’a personel takviyesi yapmasını talep ediyoruz; çünkü giden evrak personel yetersizliği sebebiyle 20 gün bekliyor. Bu durum gümrük işlemlerinin hızını da etkiliyor. Son zamanlarda kamuda çok mevzuat değişikliği görüyoruz. Mevzuat değişikliğinden önce STK’lardan mutlaka görüş alınmalı. 

Araç muayene istasyonları arttırılmalı

Soner Biber-Motorlu Araçlar Tamir, Bakım ve İmalatı Meslek Komitesi: ABD menşeli araçların aydınlatma grubunda yedek parça sıkıntısı çekiliyor. ABD’den gelen aydınlatma grubunda CE belgesi olmadığı için gümrüklerde muayeneden geçmiyor. Oysa bu konuda ABD’de SAEK sertifikası var. ABD sertifikası kabul edilirse sorun çözülecek. Araç muayene istasyonlarının artırılması konusunda da talebimiz var. İstanbul’da her ilçe bir şehir gibi. Her ilçede butik olarak muayene istasyonu açılması konusunda destek istiyoruz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.