2020 Dönemi Kurum Kazancının Tespitinde İndirilmesine İzin Verilmeyen Giderler
- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11’inci maddesinde indirimi kabul edilmeyen giderler sırası ile sayılmıştır;
KVK Md.11/a’ya Göre Öz sermaye Üzerinden Ödenen veya Hesaplanan Faizler
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11/a maddesine göre öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamaz. Öz sermaye üzerinden ödenen faizlerin gider olarak kabul edilmemesi kurum ortaklarının koydukları sermayenin getirilerini kâr payı dışında isimlerle adlandırılarak, kurum bünyesinde vergilendirilmeden ortaklara dağıtılmasına engel olmaktır. Bir başka anlatımla kurum ortaklarının koydukları sermaye için yürütülen faizler, ortaklara yapılan kâr dağıtımı olarak kabul edilmektedir.
KVK Md.11/b’ye Göre Örtülü Sermaye Üzerinden Ödenen veya Hesaplanan Faiz, Kur Farkları ve Benzeri Giderler
Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faiz, kur farkları ve benzeri giderlerin kurum kazancından indirilemeyeceği belirtilmiş olup kurum kazancının aşındırılmasının önlenmesi ve kurum da pay sahibi olan küçük yatırımcıların korunması amaçlanmıştır. Örtülü sermaye üzerinden ödenen faiz ve benzeri ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayılacaktır. Kur farkları bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.
“Örtülü Sermaye” müessesesi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinde düzenlenmiş olup müessesenin amacı, kurum kazancının birtakım yollarla aşındırılarak vergi matrahının aşındırılmasının önlenmesidir. Söz konusu müessese “vergi güvenlik müesseseleri” (1) arasında yer almaktadırlar.
Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları her türlü borcun, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılacaktır.
İşletmede kullanılan borçların örtülü sermaye sayılabilmesi için;
– Doğrudan veya dolaylı olarak ortak veya ortakla ilişkili kişiden temin edilmesi,
– İşletmede kullanılması,
– Bu şekilde kullanılan borcun hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşması
gerekmektedir.
KVK Md.11/c’ye Göre Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Olarak Dağıtılan Kazançlar
Kurumların ilişkili kişilerle yaptığı işlemlerde, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyatlar dolayısıyla oluşan kazanç tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtılmış sayılır. Örtülü olarak dağıtılmış kazanç, kâr payı veya dar mükellefler için ana merkeze aktarılan tutar sayıldığından dağıtılan kazancın Kanunen Kabul Edilmeyen Gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Kurumların ilişkili kişilerle yapmış oldukları mal veya hizmet alım ya da satım işlemlerinde kullanılacak fiyat veya bedelin emsallere uygun olması durumunda, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından söz edilmeyecektir.
KVK Md.11/ç’ye Göre Her Ne Şekilde Olursa Olsun Ayrılan Yedek Akçeler
Kabul edilmeyen indirimler arasında sayılan yedek akçeler, gider niteliğinde değildir ve bunlar işletme bünyesinde elde edilen kazancın, dağıtılmayıp işletmede alıkonulan kısımlarıdır. Her ne şekilde ve isimle ayrılmış olursa olsun ayrılan yedek akçelerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
7061 sayılı Kanunun 106. maddesiyle 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktöring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 16. maddesine eklenen ikinci fıkrayla, finansal kiralama ve finansman şirketlerinin ayıracakları özel karşılıkların tamamının, ayrıldıkları yılda kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesine olanak sağlanmıştır. Söz konusu düzenleme 1/1/2019 tarihinden itibaren yürürlüğe gireceğinden bu tarihten önce anılan kurumlarca ayrılan özel karşılıkların kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Yedek akçeler ileride ortaya çıkabilecek riskleri karşılamak ve mali bünyeyi sağlam tutmak amacını taşır. Kazancın elde edilmesi ile değil fakat elde edilmiş kazancın tahsis yeri ile ilgili olduğundan gider olarak indirimi mümkün değildir.
KVK Md.11/d’ye Göre Hesaplanan Kurumlar Vergisi, Para ve Vergi Cezaları ile Gecikme Zamları
Kurumlar Vergisi Kanunun 11/1-d maddesine göre; hesaplanan kurumlar vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre ödenen gecikme faizi ile pişmanlık zammının kurum kazancından indirimi kabul edilmemektedir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tecil edilen vergilere ilişkin tecil faizleri de bu kapsamda olup kurum kazancından gider olarak indirilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, Sosyal sigorta primlerinin geç ödenmesinden kaynaklanan gecikme zamları da Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesinde yer alan hüküm uyarınca Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edildiğinden, kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılamaz.
KVK Md.11/e’ye Göre Menkul Kıymetlerin İtibari Değerlerinin Altında İhracından Doğan Zararlar
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11/1-e. maddesi hükmüne göre, kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanarak tespit edilen hadler saklı kalmak üzere, menkul kıymetlerin itibari (nominal) değerlerinin altında satışından doğan zararlar ile ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderler kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.
Bu düzenleme kurumların kendilerinin ihraç ettikleri menkul kıymetlere ilişkin olup; alıp sattıkları menkul kıymetlerle ilgili bir yönü bulunmamaktadır.
KVK Md.11/f’ye Göre İşletmenin Esas Faaliyet Konusu ile İlgili Olmayan Deniz Ve Hava Taşıtlarının Giderleri Ve Amortismanları
Kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan bazı motorlu deniz taşıtları ile uçak, helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile amortismanlarının indirimi mümkün değildir. Ancak kiralama yoluyla edinilen veya işletmede kayıtlı olan bazı motorlu deniz taşıtları ile uçak, helikopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile ilgili olanlarının giderleri ile amortismanlarının indiriminin mümkün olabilmektedir.
Sözü edilen bentte yer alan deniz ve hava taşıtlarını işletmenin esas faaliyet konusuyla ilgili olmaması durumunda zati veya ailevi ihtiyaçlarda kullanılması veya sadece işletmede kullanılmış olması sonucu değiştirmemektedir.
KVK Md.11/g’ye Göre Kurumun Kendisinin, Ortaklarının, Yöneticilerinin ve Çalışanlarının Suçlarından Doğan Tazminat Giderleri
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11/1-g maddesinde yer alan düzenlemeye göre Sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddi ve manevi tazminat giderleri indirim olarak dikkate alınamaz.
Ancak sözleşmeye konulan “cezai şartlar” dolayısı ile ödenmek durumunda kalınan tutarlar (cezalar, tazminatlar) Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11/g maddesine göre kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
KVK Md.11h’ye Göre Basın Yoluyla İşlenen Fiillerden Dolayı Ödenen Tazminatlar
KVK’nun 11/1-h maddesine göre Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri kusur oranına bakılmaksızın gider olarak indirimi kabul edilmeyecektir. KKEG olarak değerlendirilmektedir.
KVK Md.11/ı’ya Göre Alkol ve Tütün Reklam ve İlan Giderleri
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11/1-ı maddelerinde, her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilân ve reklam giderlerinin tamamı gider olarak kabul edilmemekte olup KKEG olarak değerlendirilmektedir.
KVK Md.11/i’ye Göre Finansman Gider Kısıtlaması
Kredi kuruluşları, finansal kuruluşlar, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri dışında, kullanılan yabancı kaynakları öz kaynaklarını aşan işletmelerde, aşan kısma münhasır olmak üzere, yatırımın maliyetine eklenenler hariç, işletmede kullanılan yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kâr payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yapılan gider ve maliyet unsurları toplamının %10’unu aşmamak üzere cumhurbaşkanınca kararlaştırılan kısmı KKEG olarak değerlendirilmektedir.
KVK Md. 5/3’ye Göre Kurum Kazancından İstisna Edilen Kazançlara İlişkin Gider Kısıtlaması
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/3. maddesinde iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere kurumların, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bu hüküm istisna kazançlara ilişkin olarak yapılan giderlerin, kurumun vergiye tabi diğer kazançlarının tespitinde kurum kazancını azaltıcı veya kurum zararlı ise bu zararı artırıcı bir unsur olarak indirim konusu yapılamayacağını ifade etmektedir.
Kurumların Yönetim Kurulu Başkan ve Üyelerine Verilen Temettü İkramiyeleri
GVK’nun 75. maddesi uyarınca, idare meclisi başkan ve üyelerine ödenen kâr payları menkul sermaye iradı sayılmıştır. Bu itibarla, söz konusu ödemelerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Kurum personeline ödenen temettü ikramiyeleri Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesine göre ücret sayıldığından bu ödemeler kurum kazancının tespitinde ücret gideri olarak dikkate alınmaya devam edilecektir. Söz konusu temettü ikramiyelerinin bilanço günü itibarıyla ödenecek toplam tutarı kesinleştiğinden, çalışanlara o yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar ödenecek temettü ikramiyeleri, ilgili olduğu yılın kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. Aynı husus çalışanlara ödenen performans değerlemelerine bağlı olarak verilecek prim ve ikramiyeler için de geçerlidir. Öte yandan, ücret niteliğindeki bu ödemelerin nakden veya hesaben yapıldığı dönemde vergi kesintisine tabi tutulması gerekeceği tabiidir.
Kanunen Yasaklanmış Fiiller Nedeniyle Katlanılan Giderler
Kanunen yasaklanmış fiiller nedeniyle katlanılan giderler ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili giderler niteliğinde olmadığından, bu giderlerin gelir ve kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, rüşvet verme fiili Türk Ceza Kanunu’nun 252 nci maddesinde suç olarak tanımlandığından, rüşvet ve rüşvet ile ilgili her türlü gider, vergiye tabi ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınmayacaktır.
Dönemsellik İlkesine Aykırılık Dolayısıyla Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler
KVK’nın 6’ncı maddesi gereği kurum kazancı, ticari kazanç gibi hesaplanmaktadır. Kazançta tahakkuk ve dönemsellik ilkeleri geçerlidir. Bu nedenle indirimi mümkün olan giderler, ilgili bulunduğu yılın kazancının tespitinde dikkate alınmalıdır.
Geçmiş yıl giderlerinin vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. 7104 Sayılı Kanun’la KDV’de indirim hakkının süresi “vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılını takip eden takvim yılı” şeklinde değiştirilerek bir yıl uzatılmıştı. Buna göre, değişiklikle faturadaki KDV’nin indirilmesine olanak sağlanmış oldu. Ancak KDV hariç tutarın KKEG yapılması zorunluluğunda herhangi bir değişiklik yapılmadı.
Peşin ödenen sigorta veya kira harcamaları gibi gelecek yıla ait giderlerin de ödemenin yapıldığı yıl değil, ait olduğu yılda giderleştirilmesi gerekmektedir.
Bu durum amortismanlar için de geçerlidir. VUK’un 320’nci maddesinde “her yılın amortismanının ancak o yılda nazara alınabileceği ve amortismanın herhangi bir yıl yapılmamasından veya ilk uygulanan nispetten düşük bir hadle yapılmasından dolayı amortisman süresi uzatılamayacağı” açıklanmıştır.
Sermaye Piyasası Kanunu’na Göre Ayrılan Karşılıklar
Sermaye Piyasası Kanunu’na tabi halka açık şirketler ve diğer kurumlar bu Kanunda belirlenen karşılıkları (kıdem tazminatı karşılığı, menkul kıymet değer düşüklüğü karşılığı, maddi duran varlık değer düşüklüğü karşılığı, vadeli çeklerde reeskont ayrılması nedeniyle oluşan giderler, vs.) ayırmak zorundadırlar. Ancak, söz konusu karşılıkların tamamı vergi kanunlarında indirimi kabul edilen giderler arasında yer almamaktadır. Bu yüzden, söz konusu kurumlar vergisi mükelleflerinin, Sermaye Piyasası Kanunu’na göre ayrılan karşılıklardan vergi kanunlarınca indirimi kabul edilmeyenleri, beyanname verilmesi aşamasında, ticari bilanço kârına eklemeleri gerekmektedir.
Kıdem Tazminatı ve SGK Primleri
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre, Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz. Bu nedenle, ödenmeyen SGK primlerinin ve kıdem tazminatı karşılığının KKEG olarak dikkate alınması ve ödendikleri dönemde gider yazılması gerekir.
Kıdem tazminatları için ayrılan karşılıklar gider yazılamayacaktır. Kıdem tazminatı için karşılık ayrılması durumunda da bu tutar dönem matrahına ilave edilecek, sadece dönem içinde fiilen ödenen kıdem tazminatları gider yazılabilecektir.
Bazı Taşıtlara Ait MTV
Ticari amaçla kullanılan uçak ve helikopter ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç olmak üzere, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun I ve IV sayılı tarifelerinde yer alan taşıtlardan alınan motorlu taşıtlar vergisi ve cezalar ile gecikme zamları, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilemez. (I) sayılı tarifede bulunan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzeri araçlar ile (IV) sayılı tarifede yer alan hava taşıtlarına ödenen MTV tutarları KKEG niteliğindedir.
Özel İletişim Vergisi (ÖİV)
4481 Sayılı Kanunu’nun 10’uncu maddesinin (c) bendinde, kurumların ödedikleri özel iletişim vergisinin kurumlar vergisi uygulamasında gider olarak indirilemeyeceği hükme bağlamış ve hiçbir vergiden mahsup edilmez. Bundan dolayı, telefon faturaları üzerinde yer alan ÖİV’nin ayrıştırılması ve beyannameye KKEG olarak yazılması gerekmektedir.
Şirketlerin Adına Düzenlenmeyen Belgeler
Giderlerin, kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için harcama nedeniyle alınan belgelerin şirket adına düzenlenmesi gerekir. Şirket adına düzenlenmeyen belgelerdeki giderlerin KKEG olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Belgelendirilemeyen Giderler
VUK’un 227’nci maddesine göre; aksi yönde bir düzenleme olmadığı sürece tutulan defterlerde yer alan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelerle ilgili bulunan belgelerin tevsiki zorunludur. Maddede ayrıca belirtilmemiş olmakla beraber, vergiyi doğuran olayla ilgili dahili muamelelerin tevsiki de gereklidir. Örneğin, envanter kayıtları amortisman kayıtları, emsal bedelinin hesaplanması vs. gibi. Belgelendirilemeyen harcamalar gider olarak kaydedilemez. Bu durumun istisnası GVK’nın 40/1 maddesinde yer alan Götürü Gider uygulamasıdır. İlgili Maddeye göre; ihracat, yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükelleflerin bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla götürü olarak hesapladıkları giderleri indirim konusu yapılabilmektedir.
Firmalar, Kurumlar Vergilerini hazırlarken yukarıda saydığımız indirimi mümkün olmayan giderleri dikkate alarak hazırlamalarında fayda görmekteyiz.
08.04.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com